APİCOMPLEXA (ÖZET ÖĞRENCİ İÇİN)

Apicomplexa’ya dahil edilen tüm organizmalar, tipik olarak polar halkalar, rhoptriler, mikronemler ve genellikle bir konoidden oluşan bir apikal komplekse sahiptir. subpelliküler mikrotübüller ve mikro gözenekler yaygındır.

Plasmodium, coccidia (Cryptosporidium, Cyclospora, Isospora, Sarcocystis ve Toxoplasma’), Babesia

  • ★PLASMODİUM (Malarya= sıtma= Roma ateşi )

Sıtma, insan ve hayvanlara dişi Anopheles (sivrisinek) ile bulaşan phylum Apicomplexa cinsine ait plasmodium türü, bir protozoan enfeksiyonudur. 

Beş tür Plasmodium, insanlarda enfeksiyon oluşturabilir.  Ağır seyreden forma P. falciparum neden olur. P. vivax, P. ovale ve P. malariae daha hafif seyreder. P. knowlesi türü insanlarda nadiren hastalığa neden olur.

Enfekte olanlar arasında, P. falciparum tanımlanan en yaygın türdür (~%75), ardından P. vivax (~%20) gelir. P. falciparum geleneksel olarak ölümlerin çoğundan sorumludur. P. vivax orantılı olarak Afrika dışında daha yaygındır. Türkiye’de de yerleşik olan sıtma türü (en sık görülen) P. vivax’tır. 

Hastalık, ekvator çevresindeki sahra altı Afrika, Asya gibi tropikal ve subtropikal bölgelerde yaygındır. Türkiye 2000 yılı sonrasında sıtmanın endemik olduğu ülkeler arasından çıkartılmıştır.

Yaşam döngüsü

Plasmodium falciparum’un sporozoit formları sivrisinek sokması ile kana enjekte edilir. Sporozoitler karaciğer hücrelerini istila eder. Parazit karaciğer hücreleri içinde 8-10 gün boyunca büyür ve bölünür. Merozoit adı verilen bu yavru hücreler karaciğerden kan dolaşımına salınır ve hızla eritrositleri istila 

ederler. Merozoitler daha sonra enfekte eritrosit içinde halka evresine, pigmentli-trofozoit evresine ve şizont evresine dönüşür. Merozoitlerin bir kısmı eritrositer evreye girmeden olgun trofozoit gametositleri oluşturur. sivri sinekler gametositleri alır. aseksüel döngü başlar.  sivri sinekte gametositler döllenir gelişir, parazitin hareketli ve insanı enfekte eden formu olan sporozoitlere dönüşür. sivrisinek sokması esnasında insan ve diğer omurgalı (ikincil) konakçılara iletilir.

Eritrositer evrede Hemoglobin metabolizmasından kalan fazla protein, malariyal pigment oluşturmak için birleşir buna  “hemozoin” yada “sıtma pigmenti” denir P.vivax ile enfekte eritrositlerin sitoplazmasında görülen asidofilik, kırmızı taneciklere Schüffner tanecikleri denilir. P.falciparum ile enfekte eritrositlerde görülen bazofilik, mavi renkli yapılara Maurer tanecikleri averilir. 

Aseksüel eritrosit içi döngü 48 saat sürer ve enfekte olmamış eritrositleri yeniden işgal edecek yeni merozoitlerin oluşumu ve salınımı ile tamamlanır. 

Klinik

semptomlar enfeksiyondan 8-25 gün sonra başlar; 

Hastalığın ilk belirtileri tüm türlerinde ortaktır, genel enfeksiyon belirtileri ile başlar.  Baş ağrısı, ateş, titreme, eklem ağrısı, kusma, hemolitik anemi, sarılık, idrarda hemoglobin, retina hasarı ve konvülsiyonlar görülür. Sıtmanın klasik semptomu üşüme titreme ateş yükselmesi ve terleme ile ateşin düşmesidir. Üşüme-titreme dönemi 30 dk-2 saat,  ateş dönemi (40-41oC) 2-6 saat, ve terleme dönemi 2-3 saat. sürer. Bu nöbetler P. vivax (Benign tersiyan malarya) ve P. ovale (tersiyan malarya) enfeksiyonlarında iki günde bir, P malarya’da (Quartan malarya) üç günde bir,P. falciparum enfeksiyonunda (Malign tersiyan malarya, en ağır form) 36-48 saatte bir tekrarlar. P. knowlesi’de ateş her gün yükselir gündelik (quotidian malarya) malarya denir. 

Serebral sıtması olan bireyler sıklıkla anormal duruş, nistagmus, konjuge göz felci (gözlerin aynı yöne dönmemesi), opistotonus, nöbetler veya koma gibi nörolojik semptomlar sergiler.

Sıtma semptomları zaman zaman tekrarlar. Bu tekrarlamalar nedene  göre recrudens, reinfeksiyon, relaps, olarak isimlendirilir.

Recrudens yeterli tedavi edilmeyen hastalarda parazitin tam olarak yok edilmemiş olması nedeniyle  semptomların geri dönmesidir. 

Reinfeksiyon ise parazit vücuttan elimine olduktan sonra yeni bir enfeksiyonun gelişmesidir. 

Bazen karaciğerde sporozoitlerden merozoitler gelişmez yerine, hipnozopidler gelişir. Bunlar aylar yıllarca uykuda kaldıktan sonra, reaktive olarak merozoit üretir ve semptomlar tekrar görülmeye başlar. Buna relaps denir. P. ovalede hipnozoid varlığı belirsiz ancak P. vivax da relapsdan sorumludur.

Hipnozoitler sadece enfekte sivrisineğin sokması ile ortaya çıkan sporozoit enfeksiyonu sonucu oluşabilir. Eritrositer döngüye giren Plasmodium’lar karaciğere dönemez. Bu nedenle kan transfüzyonu sonrası sıtmada relaps görülmez. 

Orak hücre, talasemi hastalıkları, glukoz-6-fosfat dehidrojenaz eksikliği ve kırmızı kan hücrelerinde Duffy antijenlerinin yokluğu gibi genetik faktörler plasmodiuma bir miktar direnç sağlar. Duffy kan grubuna sahip beyazlar, duffy antijeni taşımayan  siyahlara göre P.vivax sıtmasına daha duyarlıdır. 

Tedavi korunma

kinin, artemisinin, kinin ve doksisiklin, meflokin, lümefantrin veya sülfadoksin/pirimetamin kullanılabilir. Sivrisinek üremesi için uygun olan durgun suların, bataklıkların kurutulması, sivrisinek öldürücüler, kovucular.  

Komplikasyonlar

Pnömoni, pulmoner ödem, solunum sıkıntısı görülebilir. Şiddetli anemi oluşabilir. HIV’in sıtma ile koenfeksiyonu mortaliteyi artırır. Böbrek yetmezliği, parçalanmış kırmızı kan hücrelerinden gelen hemoglobinin idrara sızdığı karasu ateşi gelişebilir.

P. falciparum enfeksiyonu, ensefalopatiyi içeren ciddi bir sıtma türü olan serebral sıtmaya neden olabilir. Dalak büyümesi, karaciğer büyümesi oluşabilir. Komplikasyonları spontan kanama, anemi, koagülopati ve şok gelişimidir. Gebe kadınlarda sıtma, özellikle P. falciparum enfeksiyonunda ve aynı zamanda P. vivax’ta ölü doğumların, bebek ölümlerinin, düşüklerin ve düşük doğum ağırlığının önemli bir nedenidir.

Son dönemlerde Güney Asya’da, Hindistan’da sıtmaya bağlı karaciğer fonksiyon bozuklukları daha sık görülmeye başlamıştır. Sıtma hepatiti olarak isimlendirilir. 

Mikrobiyolojik testler:

Tanı için PCR ve antijen testleri geliştirilmiş olasada çoğunlukla klinik bulgular yeterli olur. Kan yayma preparatların mikroskobik incelenmesi tanıda altın standart. İnce yayma tür tanımlanması için çok iyi iken, kalın damla hazırlanan preparatlar daha fazla kan içerdiği için tarama amaçlı ince yaymadan daha duyarlıdır. P. knowlesi, P malaryaya mikroskobik olarak çok benzer. ancak P. knowlesi’de parazitemi çok hızlı artar ve kliniği çok hızlı ilerler. Eritrositer dönemdeki halka formasyonu tanıda çok önemlidir. 

Immunochromatographic (Malaria Rapid Diagnostic Tests, Antigen-Capture Assay, Dipsticks) antijen testleri mevcuttur. Bu testler parmak ucu veya venöz kan kullanır, 15-20 dakika da sonuçlanır. Sonuçlar stik üzerinde renkli şeritlerin varlığı veya yokluğunun gözlenmesine dayanır. Sahada kullanıma uygundur. Bu hızlı tanı testleriyle saptama eşiği 100 parazit/µl kan aralığındadır. Dezavantajlardan biri, çubuk testlerinin kalitatif olması ancak kantitatif olmamasıdır. 

PCR (ve diğer moleküler yöntemler) mikroskopiden daha doğrudur. Ancak zor ve pahalıdır.  

Diğer bir yaklaşım, kırmızı kan hücrelerindeki sıtma parazitlerinde bulunan, ancak normal kan hücrelerinde bulunmayan hemoglobinin demir kristal yan ürününü tespit etmektir. Diğer yöntemlerden daha hızlı, daha basit ve kesin olabilir.

COCCİDİA

Coccidia, Apicomplexa filumunda yer alır.

İnsanlarda hastalığa neden olan coccidia cinsleri Cryptosporidium, Cyclospora, Isospora, Sarcocystis ve Toxoplasma’yı içerir. Coccidia’lar spor oluşturan, tek hücreli zorunlu hücre içi parazittir. Enfeksiyonlara koksidiyoz denir. Tüm memelileri, kuş, balık, sürüngen ve amfibilerin bazılarını enfekte eder. Toxoplasma gondi hariç konakçıları türe özgüdür. Toxoplasma gondi tüm memelileri enfekte edebilir.

CRYPTOSPORIDIA

 Cryptosporidium bir bağırsak apikompleksidir. İnsanda iki türü enfeksiyon yapar.  Cryptosporidium parvum (Cryptosporidium occultus) Cryptosporidium hominis.

Enfeksiyon, dört hareketli sporozoit içeren olgun, yuvarlak ookistlerin yutulmasıyla fekal oral bulaşır. Ookist açılır ve sporozoitler bağırsak epitel hücrelerine girer. 

barsak mikrovilluslarında bir vakuol (parazitofor) içinde bulunur.

Sporozoitler enterositlerde trofozoitlere dönüşür ve daha sonra aseksüel çoğalma (merogoni) ile tip-1 meront’lar oluşur. 

Tip-1 merontlardan meydana gelen merozoit’lerin bir kısmı yeni hücrelere girerek aseksüel çoğalma ile trofozoitlere dönüşür ve tekrar Tip-1 merontları oluşturur.  

Merozoitlerinin diğer kısmı Tip-2 merontlara dönüşerek seksüel çoğalmayı başlatır. Tip-2 merontlardan meydana gelen merozit’ler makro ve mikrogametlere dönüşür. Mikrogamet’in, makrogamet’i döllemesi ile olgunlaşmamış ookist oluşur. barsak içinde ookistler olgunlaşır her birinde 4 sporozoit bulunan olgun ookistleri oluşturur.  Ookistler atıldığında olgun ve infektifdir. 

Enfektif ookistlerin yutulmasından insandan yeni ookistlerin atılımına kadarki yaşam döngüsünün yaklaşık 4 ila 22 gündür.

Cryptosporidium ookistlerinin yaklaşık %80 kalın duvarlıdır. İki katmanlı, çevreye dayanıklı ookist duvarına sahiptir. Bunlar dışkı ile atılırak  çevreyi kontamine eder, gıdalarla alınıp başka canlılara bulaşır. Böylece dış döngüyü sağlarlar. 

Kistlerin %20 kadarı ince duvarlıdır. Hücreden salındıktan sonra barsakta yırtılır içlerindeki sporozoitler tekrar çevre hücreleri enfekte eder. Barsak içi döngüyü (oto enfeksiyonu) oluşturur. 

Bağışıklığı baskılanmış hastalarda ortaya çıkan yaşamı tehdit eden hastalığın gelişiminde iç döngünün sorumlu olduğu düşünülmektedir. 

Klinik Hastalıklar

Bağışıklığı normal kişilerde enfeksiyon kendini sınırlar. Bağışıklığı baskılanmış kişilerde yaşamı tehdit eden ishal meydana gelebilir. Primer tutulum barsaklardır.

 Laboratuvar Tanısı

Dışkı örneği altın standarttır. Modifiye aside dirençli Kinyoun, Giemsa gibi özel boyama teknikleri olmadan ookistlerin görülmesi zordur. Bazen ookist içinde Dört sporozoit görülebilir.

Immunoflourescence (lFA), Enzyme Immunoassay  (EIAs)’de tanıda kullanılmaktadır. 

Tür tanımlanması için moleküler yöntemelere baş vurulur. 

Tedavi ve Önleme

Dehidrasyonu önlemek için destekleyici önlemler kullanılır. Bağışıklığı sağlıklı hale getirmek önemlidir. 

CYCLOSPORA CAYETANENSİS

Apikomplexa şubesinin Coccidia alt sınıfından bir protozoon olup, son yıllarda bütün yaş gruplarında, immün yetmezlikli (özellikle AIDS) ve özellikle yurt dışından gelmiş normal bağışıklığı olan kişilerin dışkılarından izole edilmektedir.

Cyclospora cayetanensis, kendi kendini sınırlayan ishale neden olur. Küresel ookistlere sahiptir. Ookistlerin, her biri iki sporozoit içeren, iki sporokist içerir.

Potansiyel rezervuarları henüz tanımlanmamıştır; insanın tek konak olduğu düşünülmektedir. 

Fekal-oral bulaşır. Ookistlerinin alımıyla, yaşam döngüsü başlar. Gastro intestinal sistemde ookistler açılır sporozoitler serbest kalır. Epitel hücrelerine giren sporozoitler, seksüel (merogoni) üreme ile bir çok merozoitleri oluşur. Bu yavru hücreler ya yeni hücreleri enfekte eder ve iç döngüyü gerçekleştirir yada mikro ve makrogametleri oluşturarak cinsel döngüye girer.  Bunların füzyonu ile zigot, zigotun olgunlaşması ile ookist meydana gelir. Dışarı atılan ookistler olgunlaşmamıştır. İnfektif değildir. Ookist dışarda 1-2 haftada olgunlaşarak infektif hale gelir. 

Kliniği

Üst gastrointestinal sistemde enfeksiyon oluşturur. AIDS de 2-3 aya kadar semptomlar devam edebilir. 

Tanı: 

Organizmalar safranin ve modifiye asit-fast ile boyandığında turuncu renkte görünür. 

Islak preparatlarda  kırışık cam küreler şeklindedir. Modified acid-fast boyalı preparatları pembe-kırmızı içleri benekli veya baloncuklu görünür.

Ookist boyutu ayırıcı tanıda kullanılır. Cryptosporodiumdan 4 to 6 μm, cyclospora 8-10 μm. dir. Salgınlarda alternatif olarak, tarama amaçlı flow cytometry kullanılabilir.

İSOSPORA BELLİ

İzosporiasis dünyada yaygındır.  Normal immün sisteme sahip olanlarda semptomlar geçicidir. I. belli ayrıca turist ishalleri içinde de yer alır.

Yaşam Döngüsü ve Morfoloji

Cyclospora gibidir. Dışkı ile dışarı atılan uzun -oval (20-33 X10-19 μm), ookistler sadece bir (bazen iki) olgunlaşmamış sporont içerir. Dört sporozoit içeren iki iki olgun sporokist dışarıda gelişir. 

Gamet ve ookistleri diğer coccidia’lara benzer. 

Ookistler aylar yıllarca atılabilir. 

Klinik Hastalık

gastroenterit yapar. İmmün direnci normal kişilerde bile aylar-yıllar sürebilir.

Sarcocystis spp.

İyi tanımlanmış iki türü vardır. Sarcocystis bovihominis (hominis, sığır) ve S. suihominis (domuz). 

Domuz ve sığırlar ara konak, insan son konaktır

Enfekte hayvan etleri, iyi pişirilmeden yenirse kaslarındaki kist, insan barsağında açılır, bradizoitler salınır. 

Bağırsak hücrelerinde bradizoitler makro ve mikro gametleri oluşturur. Fertilitilizasyonu takiben sporokist üretilir ve dışkı ile atılır. Dışkı ile atılan sporokistler 4 sporozit içerir. Sporokistler besinlerle domuz ve sığırlara geçer. Hayvanların dolaşımına geçen sporozitler merozoitleri oluşuturur. Merozoitler hayvanın kas hücrelerine yerleşerek sarkokist oluşturur. Hayvan etlerinin az pişmiş yada çiğ yenmesi ile insana (hepçillere) geçer. Döngü tekrarlar.

Epidemioloji

İnsanlar ve primatlar, sığır, domuz gibi hayvanların  eti ile beslendiğinde son konaktır. Barsak sarcocitosis’i olurlar. Dışkıları ile sprokistlerini çıkarırlar. 

Ancak insanlar, diğer primatların dışkılarında bulunabilecek kistlerle kontamine besinleri yediklerinde bazı türleri için ara konak olurlar. İnsan kaslarında da kistler oluşabilir. 

Klinik Hastalık

İnsanın son konak olduğunda sağlıklılarda semptom yoktur. Bağışıklığı baskılanmış kişilerde gatroenterit ve kilo kaybı görülebilir.

İnsan ara konak olduğunda: genelde semptom yoktur.  Fakat otopsi bulgusu olarak tesadüfen gözlenen iskelet ve kalp kası sarkokistleri vardır.  Nadiren insanlarda deride eritem, ağrılı kas ödemi, ateş, yaygın miyalji, kas hassasiyeti, halsizlik, eozinofili ve bronkospazm görülebilir.

Teşhis

Çiğ veya az pişmiş et yeme, tropikal bölgeye seyahat öyküsü ile birlikte gastro enterşit yada kas semptomlarının varlığı önemlidir. Gastro enterit semptomları varsa dışkı incelenir. Genelde sığır eti alımından yaklaşık 14 -18 gün, domuz eti yenmesinden 11-13 gün sonra sporokistler dışkıya geçerler. S. hominis’in ve S. suihominis’in sporokistlerini ayırt etmek zordur. 

Kas semptomları varsa Kas biyopsisi yapılıp, hematoksilen ve eozin ile boyanarak sarkokist aranmalıdır.  Biopside kistler ve vaskülit, miyozit, bazen miyonekroz görülür.

Korunma: 

Besin hayvanlarında enfeksiyonun (ara konak olmasının) önlenmesi için su ve yemlerine, çevreden insan dışkısı ile sporokistlerin bulaşması önlenmelidir.

Etleri iyi pişirmek primer tetbirlerdendir. İki gün -20°C’de dondurmakta sarcokistleri öldürür. İnsanların ara konak olarak hizmet etmesini önlemek için: sporokistlerin yutulması önlenmelidir; içme ve yıkama amaçlı kullanılan suların kontamine olmaması. Yiyeceklerin pişirilmesi ve güvenli su ile yıkanması gerekir.

  • TOXOPLASMA GONDİİ

Zorunlu hücre içi parazitidir. Yaptığı hastalığa toksoplazmoz denir. Tüm sıcak kanlı hayvanları enfekte eder, Yalnızca kedilerde eşeyli ürer. Kediler son konak, diğerleri ara konaktır.

Gelişmiş ülkelerin en yaygın (%30-40 enfeksiyon oranı) parazitlerindendir.

Üreme, takizoit aşaması (hızlı çoğalan), bradizoit aşaması (yavaş çoğalan doku kistleri) ve ookist aşamalarından oluşur.

Kedi, parazitin doku kistlerindeki bradizoitleri taşıyan fareyi yer. Bradizoitler kedinin bağırsak epitel hücrelerinde merozoitlere dönüşür. Merozoitler, hızla bölünür ve kedi bağırsağında parazit sayısı artar. Bunu cinsel üreme takip eder.  Sporozoit ve zigot içeren ookistler oluşur. Ookistler dışkı ile atılarak çevreye dağılır. 

İnsanlar ookisleri fekal-oral veya bradizoiti çiğ etler ile alırlar. Ookistler Mide-ince barsakta açılır sporozoitler serbest kalır. 

Sporozoitler bağırsak epiteli ve çevredeki hücreleri enfekte eder ve hücre içinde parazitofor denen vakuollar oluşur içlerinde hızla çoğalan hareketli takizoitler parazitoforun parçalanması ile açığa çıkar. Kan dolaşımı ile vücudun tüm organlarına yayılır. enfekte olan organlarda parazitoforlar oluşur ve taökizoidler çoğalmaya başlar, immün sistemin baskısıyla takizoitler yarı  uyku formundaki bradizoitlere dönüşür. Bu parazitofor vakuol membran ile çevrili bradizoit kümelerine doku kisti denir. Doku kistleri beyin, göz ve çizgili kasta (kalp dahil) oluşur. Domuz-sığır da kasta, farelerde beyinde daha sık görülür. Büyüklükleri 5- 50 μm arasındadır.  Doku kistleri, ömür boyu kalabilir. Kistlerin zaman zaman rüptürü yeni kistler oluşumuna neden olur.

Çiğ yada az pişmiş et yiyen ara konaklarda  takizoitlerle seksüel döngü sürekli tekrarlar. Yine çiğ etler ile son konak olan kedilere bulaşır tüm siklus tekrar dönmeye başlar. 

Klinik:

Bağışıklık sistemi yeterli ise asemptomatik yada seyreder. Hücre yıkımı, dokularda kist oluşturur. Bağışıklığı düşüklerde hastalık şiddetlidir. AIDS’li hastalarda önemli bir ensefalitin nedenidir. 

Beynin etkilenmesi nörolojik defisitler ve davranış değişikliklerine neden olur. İnsanda görülen şizofreni ve bipolar bozuklukla da ilişkilendirilmiştir.

Triptofan toksoplasma için esansiyel aminoasittir. enfeksiyonundan Triptofan kinurenik asit’e dönüştürülür. Bu durumun şizofrenik ve depresif davranışların nedeni olduğu düşünülmektedir. Gebe kadının toxoplasma geçirmesini ikinci bir önemi bebeğe geçme riski yani konjenital toxoplasmozdur. Risk hamilelik trimestri ilerledikçe artar. Birinci trimestrde %25 ikin 3. trimester de %75 e çıkar. İlk trimesterde meydana gelen enfeksiyon, düşük veya ölü doğuma neden olabilir. İkinci ve üçüncü trimesterde enfeksiyonlar bebekte ciddi problemlere ve anomalilere neden olur.  Beyin kalsifikasyonları, ensefalit, mikrosefali, hidrosefali, nörogelişimsel gecikme, körlük ve sağırlıkla sonuçlanır. 

Laboratuvar Tanısı

Toksoplazmoz tanısı için ELISA, Western blot veya kompleman fiksasyon gibi serolojik testler kullanılır. Beynin tutulumunda  beyin MR grafisi çekilir. Seroloji testlerde toxoplasmaya özgü IgM artışı, yada IgG titresinde 4 kat yükselme tanı koydurur. IgG avidite testleri yapılır. Yüksek avidite 3 aydan önce geçirilmiş pozitifliği gösterir.     

Gebeliğin ilk aylarında enfeksiyon geçiren annelerde gebeliğin sonladırılması önerilir. Gebeliğin15-22 haftalarında pozitif ise ise amniyosentezle bebekte toksoplazma antijeni aranır, negatif ise gebeliğe devam edilir. Ancak daha sonrada anneden bebeğe geçebileceği için 22-23. haftalarda bebek göbek kordon kanından IgM ve toxoplasma antijeni tekrar bakılmalıdır. Pozitif ise yine gebeliğin sonlandırılması önerilir.  

Korunma

Etlerin tam pişmiş  (63-75 C) tüketilmesi. yada 0-18 derecede bir kaç gün dondurmak. Kedi dışkısında ookistlerin sporlanması bir gün sürdüğü için kedi kumunun hergün sporlanmadan (bekletilmeden) atılması önemlidir. kedilerin dışarı çıkarılmaması, evde kedi maması ile beslenmesi gerekir. Toprakla temaslı tüm besinlerin iyice yıkanarak yada pişirilerek tüketilmelidir. 

Sık el yıkamak hijyen kuralalarına uymak çevreden bulaşı önler. Kan nakli ve keçi sütü ile geçebilir. Donar kontrolü ve keçi sütü pastörizasyonu yapılmalıdır.  Transplasental geçiş açısından gebe takibi yapılmalıdır. Cinsel yolla geçtiği düşünülmektedir. 

Aşı: Koyunlar için ömür boyu koruyan, onaylı canlı aşı vardır. İnsanlar için onaylı aşı yoktur. 

Kedilere 2 ayda bir kist için iç parazit tedavisi uygulanmaktadır. 

BABESIA

Babesiosisin diğer adı Nuttallia’dır. 

Vektörü kenedir.  Eritrositleri enfekte eder.

Dört Babesia türü insanları enfekte eder. 

B. microti (<3 μm), 

B. duncani,  

B. divergens (çoğunlukla Avrupa’da görülen sığır paraziti)

B. venatorum, (karaca paraziti) Büyük babesia sınıfı ile bağlantılıdır.  Büyük Babesia ( >3 μm) çoğunlukla toynaklıları enfekte eder.

Epidemiyoloji

Babesia’nın birçok türü yalnızca insan dışı memelileri, en sık sığır, at ve koyunları enfekte eder. Tropikal ve subtropikal bölgelerde keneler ile çiftlik hayvanlarına bulaşır önemli ekonomik kayıplara neden olur. 

İnsan babesiosisi tüm dünyada nadiren görülür.

İnsan enfeksiyonu olarak Amerika ve Asyada B. microti, Avrupa’da B. divergens baskın türdür. Avustralya’da, B. duncani ve B. microti ye rastlanır.

Babesia divergens, Ixoidea ricinus (kene), B. microti Ixodidae scapularis (kene) türü tükrüğü ile bulaşır.

Babesia kan transfüzyonu ile de bulaşabilir. Bu nedenle kanlarının taranması önemlidir.

B. microti ve B. divergens, insanlarda iki ana patojenik türdür. Rezervuarları, beyaz ayaklı fare, tarla fareleri ve beyaz kuyruklu geyiklerdir.

Yüksek çevre sıcaklığı, nem ve yağış(eylül-ekim), Babesia taşıyan keneler için uygun ortam oluşturur. Kene sokmasından kaçınmak vücudu giysilerle kapalı tutmak, eve girince vücutta kene aramak, varsa çıkarmak, kişisel korunma stratejilerini oluşturur. Kenelere ve böceklere karşı etkili bir kovucu olan dietiltoluamid (DEET) uygulanabilir. Kenelerin ortadan kaldırılması prevalansını önemli ölçüde azaltır.

Morfoloji ve yaşam döngüsü

Plasmodium falciparum’a benzer morfolojiye sahiptir. Sporozoit aşamasında eritrositlere girer. Kırmızı kan hücresi içinde, protozoa döngüsel hale gelir ve bir trofozoit halkasına dönüşür. Trofozoitler, Malta çaprazı (haçı) denen tetrad yapısına sahip merozoitlere dönüşür. İnce kan yaymanın Giemsa boyamasıyla görülebilen tetrad morfolojisi Babesia’ya özgüdür. Trofozoit ve merozoit büyümesi sonucu eritrositler parçalanır merozoidler salınır. 

B. microti’nin yaşam döngüsü: Kenelerden konakçıya sporozoit formunda bulaşır. 

Sporozoitler eritrositlere girer. trofozoitler ve merozoitlere dönüşür. Halka benzeri yapılar olarak görünür. Sıtma parazitlerinin, erken trofozoit (halka) formlarına benzerler. Eritrositler genişlemez, soluk değildir ve noktalanma yoktur. Sıtma pigmenti görülmez. Bazen Malta haçı olarak adlandırılan bir tetrad oluşumu gözlenir. 

 Daha fazla trofozoit üretmek yerine, bazı merozoitler gametositler üretir. Keneler gametositleri alır. Gametler kenenin bağırsağında döllenir ve tükürük bezlerinde sporozoitlere dönüşür. Kenenin ısırığı ile insana geçer. İnsanda eritrositer form vardır. trofozoid, merozoit döngüsü oluşur. İnsandan insana geçiş kene veya kan nakli yoluyladır.

Tarihsel isimleri Texas cattle humması (texas sığır ateşi), kızıl su humması, kene ateşi ve Nantucket hummasıdır.

Klinik 

Enfeksiyon belirtileri kene ısırmasından bir ila sekiz hafta sonra ortaya çıkar.

Yetişkinlerin %25’i ve çocukların %50’si hastalığı asemptomatik veya hafif geçirir. Hafif vakalarda grip benzeri semptomlar görülür. Şiddetli enfeksiyon bağışıklık yetersizliği olan insanlarda görülür. Şiddetli enfeksiyon oluşur. Boğaz ağrısı, baş ağrısı, nefes darlığı, titreme, düzensiz ateş (40,5 -41 °C), sıtmaya benzer semptomlar, genel uyuşukluk, hemolitik anemi, sarılık, ve hemoglobinüri gözlenir. Organ yetmezlikleri ile ölümcül seyredebilir. 

B. bovis’in neden olduğu sığır babesiosisi, sığır endüstrisinde olumsuz etkiler oluşturturduğu için  hayvanlarda canlı zayıflatılmış aşılar yapılabilir. 

Tanı

Tıbbi öykü önemlidir. Endemik bir bölgede yaşamak veya bu bölgelere seyahat etmek veya son 9 hafta içinde kan transfüzyonu hikayesi olanda ateş ve hemolitik anemi gelişirse şüphelenilmelidir. Kesin tanı testi, Giemsa ile boyanmış ince kan yayma mikroskopisidir. Babesia dolaşımdaki eritrositlerin %1’inden azını enfekte edebilir ve gözden kaçabilir. Çoklu sayıda yayma preparatı hazırlayıp  dikkatli incelenmelidir. Eritrosit içindeki tetrad oluşumu (malta çaprazı) babesia için tanı koydurucudur. sıklıkla sıtma ile karışır. En iyi eğitimli kişiler bile, kan yaymada, sıklıkla sıtma ile karıştırabilir.

İndirekt floresan antikor (IFA) testi ile tanı desteklenmelidir. PCR, babesiosis tanısında en az kan filmi incelemesi kadar hassas ve spesifik olabilir.

Tedavi

Klindamisin, kinin, azitromisin, vakuon.

Content Protection by DMCA.com

Bir cevap yazın