Yersinia

Yersinia

1894 yılında İsviçreli Fransız doktor Alexandre Yersin, vebanın etiyolojik ajanını saptayarak, Pasteurella pestis adını vermiştir. Bakteri, 1967’de A. Yersin onuruna Yersinia pestis olarak yeniden adlandırılmıştır. 

Y. pestis’in kentsel ve orman döngülerinde, yayılmanın çoğu kemirgenler ve pireler arasında gerçekleşir. orman döngüsünde kemirgen vahşidir, kentsel döngüde kemirgen genellikle kahverengi sıçandır (Rattus norvegicus). Esas olarak hayvan patojenleridir ve bazen insanlara bulaşırlar. İnsanlara bulaşma genellikle enfekte pirelerin ısırması yoluyla olur. Hastalık pnömonik forma ilerlerse, öksürme, hapşırma yoluyla insandan insana da bulaş olur.

İnsanlarda hastalığa neden olan türler Y pestis, Yersinia pseudotuberculosis ve Yersinia enterocolitica’dır. 

Yersinia, hıyarcıklı veba, pnömonik veba ve gastroenterite neden olur.

Gram negatif, fakültatif anaerobik, oksidaz negatif kokobasillerdir. Y. pestis hariç peritriş flagellaya sahipler ve 30oC altında hareketli 37oC da hareketsizdirler. 

Yersinia pestis

Hareketsiz, bipolar boyanan, fakültatif anaerop, kan ve doku sıvıları içeren ortamlarda 37 oC da kanlı agarda 24 saatte çok küçük koloniler yapar. Enfekte dokulardan yapılan pasajlarda gri ve viskös koloniler oluşturur. Koloniler laboratuvarda pasajlandıktan sonra yuvarlak ve düzensiz kenarlıdır. 

Klinik sendromlar ve tanı

Veba (kara ölüm) etkenidir. MS 542 de mısırda bilinen ilk pandemisini yapmıştır. 14. yüzyılda Avrupa’da Orta Çağ’ın Kara Ölümüne neden olmuş ve 1346 ile 1350 yılları arasında tahmini 105 milyonluk nüfustan 25 milyon insanı öldürmüştür. Veba salgınları 19. yüzyılın sonları ve 20. yüzyılın başlarına kadar devam etmiştir.

1894’de de Çin ve Amerikayı kapsayan 3. pandemisini yapmıştır. 

Pire ısırmasından 2-7 gün sonra ortaya çıkan Y pestis enfeksiyonunun ilk klinik belirtileri ateş, ağrıdır. Takiben, çoğunlukla kasıkta olmak üzere aşırı derecede şişmiş lenf düğümleri (Yunanca kasık için boubon’dan “bubo”) görülür. Tedavi edilmeyen hastalarda ölüm oranı %75’tir. 

Pnömonik vebalı hastalarda ateş, halsizlik ve pulmoner semptomlar görülür. Tedavi edilmezse ölüm riski %90’dır. 

Y. pseudotuberculosis: başta rodentler olmak üzere at, sığır, domuz, koyun, keçi, kedi ve köpeklerde görülür. Kanarya ve hindilerde duyarlıdır. Enteritle başlayan septisemi görülür.

Enterocolitica enfeksiyonu 1 ila 2 hafta boyunca ateş, ishal ve karın ağrısı ile sonuçlanır. Enfeksiyon terminal ileumu içerdiğinden, mezenterik lenfadenopati durumunda apandisit semptomları gösterebilir. 

Bakteri enfekte kan ürünlerinin 4°C’de saklanmasının ardından transfüzyonu ilede bulaşır. Çünkü bu sıcaklıkta iyi bir besin kaynağı olan kanın içinde yüksek konsantrasyonlara ulaşır. 

Teşhis,

Bubon aspiratından hazırlanan örnek, Wayson boyası ile boyandığında, Y. pestis bipolar boyanır.  

Gram negatiftir. Gimsa ve immüno floresan boyama kullanılır. Laboratuvar enfeksiyon riski açısından uyarılmalıdır. 

Patogenez 

Y pestis, pire ve insanda farklı virülans faktörler üretir. 

F1 geni (F1 antijeni), fagositozu inhibe eden jel benzeri bir protein kapsülü kodlar. 

Plazminojen aktivatör Pla, kompleman bileşenleri C3a’yı bozar, böylece opsonizasyonu ve C5a’yı önler, sonuçta fagositlerin kemotaksisini inhibe eder. Ayrıca fibrini bozarak bakterilerin dokuya yayılmasını sağlar.

Yersinia dış zar proteinleri (Yop), konakçı hücreleri enzimatik olarak sindirebilir veya T3SS yoluyla konakçı hücreye enjekte edilebilir. YopH, fagositoz için gerekli proteinleri fosforile eder, YopE aktin filamentlerini bozar ve YopJ/P makrofajların apoptozunu indükler. 

Bakteriler lokal lenf düğümlerine yayılır ve kendini bubo olarak gösteren süpüratif, hemorajik lenfadenite neden olur. Daha sonra kan dolaşımına girerler ve endotoksin ve proteazları yoluyla sistemik toksisiteye neden olurlar. Akciğerlerde, enfeksiyon nekrotizan hemorajik pnömoni oluşturur (pnömonik veba). Biyokimyasal yolları ve aktin hücre iskeleti bozulur sonuçta fagositler felç olur. Böylece bakteri retiküloendotelyal sistemi doldurabilir.

Mikroorganizmanın insanlara bulaşmasından sonra Bubonik veba gelişir. Akciğerlere bakteriyemik yayılma ile pnömonik vebaya yol açar. Özellikle kalabalık, hijyenik olmayan koşullarda insandan insana kolaylıkla bulaşır. Kentsel veba halk sağlığı önlemleri ile ortadan kaldırılmış olsa da, orman kökenli veba Güneydoğu Asya’da ve hatta güneybatı ve batı Amerika Birleşik Devletleri’nde hala görülmektedir. Enterokolit, çiğ, az pişmiş kontamine domuz ürünleri, süt, su gibi gıdaların tüketilmesiyle yayılır. Bu bakteriye bağlı kültürle doğrulanmış enterokolit insidansı her yıl 100.000’de 1’dir. Y. pseudotuberculosis büyük olasılıkla hayvanlardan insanlara bulaşır ve en yüksek oranlar İskandinavya’da ve diğer Avrupa ülkelerinde bildirilmiştir.

Tedavi ve önleme

Hıyarcıklı veya pnömonik veba, streptomisin veya gentamisin ile tedavi edilebilir. Alternatif antibiyotikler siprofloksasin, doksisiklin ve kloramfenikoldür. Y. enterocolitica enfeksiyonları genellikle kendi kendini sınırlar; bakteri, β-laktamaz üretimi nedeniyle penisilinlere ve sefalosporinlere karşı dirençlidir. Aminoglikozitler, tetrasiklinler, florokinolonlar ve ampisilin Y psödotüberküloza karşı etkilidir.

Content Protection by DMCA.com

Bir cevap yazın