NEMATODA’NIN ÖZELLİKLERİ
Tüm dünyada yaygın görülür. Milyonlarcadır.
Kirli su ve yiyeceklerle bulaşır.
Uçları sivrileşmiş yuvarlak solucanlardır.
Bazıları hermafrodit olsada genellikle cinsel üreme görülür.
Erkekler dişilerden ve hermafroditlerden daha küçüktür ve bükülmüş veya yelpaze şeklinde bir kuyruğa sahiptir.
Bükülmüş kuyruk formu karakteristiktir.
Nematodlar küçük, ince solucanlardır: 5-100 μm kalınlığında ve 0,1-2,5 mm uzunluğundadır.
Mikroskobik boyutta olanlarda vardır.
Askaris 40 cm ile Dracunculus 1 m arasında değişir.
Vücutları bölümlere ayrılmamıştır. Simetrik bir yapıya sahiptirler. Pseudolem adı verilen gelişmemiş bir vücut boşlukları vardır.
Çok zor şartlara aşırı soğuk aşırı sıcak ortamlara, kuruluğa, klor, toksik tuzlara ve bir çok kimyasala dayanıklıdırlar
Embriyonik formlar yetişkinlere göre daha dirençlidirler.
Serbest yaşayanlar bitki hayvan kalıntıları, maya, protozoa ve bakterilerle beslenir.
Büyük partikülleri direkt alamazlar, ağız çevresinde dikenler veya dişler ile besinlerin delerek, parçalayarak alırlar.
KORUYUCU KÜTİKÜL
Vücut duvarının dış yüzeyinde sert ama esnek, parazitin hareketini engellemeyecek özellikte, mide özsularına dayanıklı bir kütikül tabakası vardır. Yanında ektoderm bulunur. Altta uzunlamasına seyreden kaslar yer alır.
Dört periferik sinir vücudu çalıştırır.
PARAZİTİZM VE KRİPTOBİYOZ
İnsanda hastalık yapabilen nematodlar kancalı kurtlar, kıl kurtları ve trichinosis, fil hastalığı ve nehir körlüğüne neden olan solucanlardır
Bazı nematotlar zor çevre koşullarında metabolik aktivitelerini incelenemeyecek kadar azaltır neredeyse ölü yada kış uykusu durumuna getirirler. uygun şartlarda tekrar normale dönerler bu duruma kriptobiyoz denir.
Hermafroditler kendi kendine döllenme yeteneğine sahip olsa da, üreme genellikle cinseldir.
Bazı türler ovovivipardır. yani yumurta vücut içinde açılır. yavru gelişir. Endotokia matricida denen bir tür üreme süreci görülür.
Endotokia matricida
Bazı hermafroditlerin yumurtaları rahim içinde açılıp larvalar çıkar. anneden beslenerek gelişir ve anneyi parçalayarak dışarı çıkarlar.
Ascaris lumbricoides
Nemli, ılıman iklimlerde yaygındır. Dünya çapında Enterobius vermicularis’den sonra ikinci sıklıkla görülen nematotdur. Özellikle küçük çocuklar sıktır.
Yaşam Döngüsü ve Morfoloji
En büyük insan nematododur. Dişiler 20-40 cm . Yetişkin solucanlar, bir ucu sivri silindir şeklindedir. İyi gelişmiş üç dudağı vardır.
İnsanlara enfeksiyon, kontamine topraktan embriyonlu yumurtaların fekal- oral alınması ile bulaşır. Yumurtalar mide duodenumda açılır. İnce bağırsaklara penetre olur. Portal dolaşım ile kalbe ve pulmoner dolaşıma geçerler. Akciğerde alveollere girerek larvalar bronş aracılığıyla trakea ve farinkse gelip tekrar yutulurlar. Tekrar barsaklara gelen larvalar orada olgunlaşır, çiftleşir ve yumurtalarını dışkıya bırakırlar. Bu süreç 8 ila 12 hafta sürer. Genellikle barsaklarda dişi solucanlar saptanır. Ömürleri boyunca milyonlarca yumurtlarlar. Yumurtalar dışkıya geçer. Döllenmiş yada döllenmemiş olabilir.
Döllenmiş yumurtalar 15 günde infektif hale gelir. Nemli ılık toprakta aylarca kalır.
Döllenmiş yumurtalar 75X50 μm ve ovaldir. döllenmemiş olanlar daha büyüktür. Döllenmiş kısmı ortada yuvarlak görünümlüdür. Yumurtanın etrafı bombeli bir tabaka ile sarılıdır.
Klinik Hastalık
En sık jejenum ve proksimal ileumda yaşarlar. Bu durumda genellikle semptom görülmez. Larvalar akciğere girdiğinde pnömoni belirtileri olabilir. Loeffler’s sendromu (eozinoflik pneumoni)’nun en sık nedenidir. Karaciğerde abselere, bilier obstrüksiyonla seyreden hastalıklara sebep olabilirler.
Barsak evresinde gastrointestinal sistemin eozinofilik infiltrasyonu, eozinofilik gastroenterit ve intestinal obstruksiyonlar gözlenir. Astım, ürtiker semptomlara eşlik eder. peritonit, pankreatit, apandisit bulguları gözlemlenebilir. sıklıkla akut karın tablosuna neden olurlar.
Teşhis
Mide yıkama suyunda, larvalar görülür. Fecesten hazırlanmış ıslak (direkt ) veya iyotlu preparatlarda döllenmiş ve döllenmemiş yumurtaları saptanır. Yetişkin solucanlarıda gaytada saptamak mümkündür.
Döllenmemiş yumurtalar çinko sulfat yüzdürme yönteminde ağır oldukları için yüzmezler. dipten alınan örneklerde gözlenebilirler.
Radyografik görüntülerde uzunlamasına giden araba hatları gibi solucan hatları görülür.
Enterobius vermicularis
Orijinal adı Oxyuris vermicularis’tir. Dünyanın en yaygın insan parazit enfeksiyonudur. Hijyen şartlarının iyi olmadığı bölgelerde özellikle çocuklarda prevalans yüksektir.
Yaşam Döngüsü ve Morfoloji
Dişi solucan 8-13×0,3-0,5 mm boyutlarında ve sivri bir kuyruğu vardır. Dolayısıyla “kıl kurdu” olarak adlandırılır. İnsanlara enfeksiyon, enfektif yumurtaların yenmesi ile bulaşır. Barsakta (çekumda) olgunlaşırlar. Dişinin olgunlaşıp yumurta üretmeye başlaması yaklaşık 1 ay sürer.
Dişi solucan döllendikten sonra, erkekler genellikle ölür. Dişi solucan kolandan dışarı anüse çıkar ve yumurtalarını dışarı bırakır. Nadiren dışkıda solucanlar görülebilir. Selefon bant yöntemi ile anüsten yumurtalar araştırılır.
Yumurtalar kaşıntıya neden olur. Yetersiz el yıkama yoluyla oral olarak bulaşır. yumurtalar yandan sıkıştırılmış, oval ve yassı görünümlüdürler. 50-60 X 20-30 μm boyutlarındadır.
Klinik Hastalık
Bu enfeksiyonun en çarpıcı semptomu, yumurta bırakmadan önce dişi solucanların anüsten perianal cilde göç etmesinden kaynaklanan kaşıntıdır. Enfekte kişilerin çoğunda bu tek semptom olabilir ve birçok kişi asemptomatik kalır.
Eozinofili görülebilir. Enfeksiyonlar çocuklarda daha yaygın olma eğilimindedir. Ağır enfekte kadınlarda, mukoid vajinal akıntı, solucanların vajina, rahim veya fallop tüplerine göç ederek kapsüllenmelerine rastlanmıştır. Diğer semptomlar sinirlilik, uykusuzluk, kasılmalar ve kabusları içerir.
Nadir yerleşim bölgeleri periton boşluğu, akciğer, karaciğer, idrar yolu ve doğum kanalıdır.
Patolojik incelemede polimorf ve nötrofilik lökositler, eozinofiller, fibroblastlarla çevrili, merkezi nekrozlu veya nekrozsuz granülomatöz inflamasyon görülür.
Makrofajlar, dev hücreler, epiteloid hücreler ve Charcot-Leyden kristalleri de bulunabilir. Teşhis
Hastanın anal kaşıntı, sinirlilik ve uykusuzluk öyküsü kıl kurdu enfeksiyonunu düşündürse de, tanı yumurtaların veya yetişkin solucanların gösterilmesine bağlıdır.
Bu normalde, yapışkan tarafı cilde uygulanan selüloz bant (Scotch bant) ile perianal ve perineal deriden numune alınarak gerçekleştirilir. Hasta yakınına yöntem anlatılır. telefon banttan (kırtasiye bantı) bir parça koparılır. Hasta sabah uyandığında daha tuvalete gitmeden anüs bölgesine yapıştırılır. biraz beklenip kaldırılır. lama yapıştırılır. ve hemen laboratuvara getirmesi tembih edilir.
Bantın yapıştırıldığı lam mikroskop altında incelenir.
Yumurtalar dışkıda çok nadir görülür.
Dişi solucanlar her gün dışarı çıkıp yumurta bırakmaya bilir bu nedenlede dört ila altı gün aynı şekilde hazırlanan bant örnekleri istenir.
Tedavi
Pirantel pamoat veya mebendazol kullanılır. otoenfeksiyonu ortadan kaldırmak için yaklaşık 2 hafta sonra tedavi tekrarlanır.
Epidemiyoloji ve Önleme
Bulaş çok kolay olduğu için enfeksiyon çok yaygındır. Pijamalar, havada uçuşan yumurtalar ve kontamine mobilyalar, oyuncaklar çocuklar arasında bulaşı kolaylaştırır. Hijyen çok önemlidir.
Güneş ışığı ve UV lamba yumurtaları yok eder.
Yüzme havuzlarında kullanılan klor seviyesi yumurtaları öldürmez. Son zamanlardaki çalışmalarda hamam böceklerinde de Enterobius istilasının meydana gelebileceği ve rezervuar görevi görebileceklerinden bahsedilmektedir.
Trichuris trichiura (kamçılı kurt)
Dünyanın sıcak ve nemli bölgelerinde daha sık görülür. Enfeksiyon çoğunlukla çocukları etkiler. Toprakta oynayan çocukların (ellerini ağzına götürerek) yumurtaları farkına varmadan yemesi ile başlar.
Yaşam Döngüsü ve yapısı
Dişileri 30-50 mm uzunluğunda, erkekler daha küçük 30-45 mm uzunluğundadır. Erkekte kaudal bölgede cinsel organları içeren dönen bir kısım bulunur.
Yetişkin solucanlar, bağırsak duvarına tutundukları için dışkıda nadiren görülürler. Solucanın baş kısmı çok incedir ve mukozaya gömülüdür, arka ucu ise çok daha kalındır ve kalın bağırsağın lümeninde serbest sallanır. Büyük, arka uç kamçı sapı, ince, ön uç kamçının kendisidir, dolayısıyla kamçılı kurt (kırbaç kurdu) adını alır.
İnsan enfeksiyonu, tamamen toprakta bulunan embriyonlu yumurtaların ellerle yada besinlerle oral alınmasıyla bulaşır. Yumurtalar ince bağırsakta açılır ve larva kalın bağırsaktaki mukozaya yapışır. Larvalar olgunlaşır ve yumurta üretimine başlar. Yumurtalar şeffaf, mukoid görünümlü polar tıkaçlarla fıçı şeklindedir. 50 x 23 μm boyutlarındadır. Toprakta embriyon 1-2 haftada olgunlaşır.
Klinik
Enfeksiyonların çoğu hafif ila orta şiddette olup, minimum veya hiç semptom göstermez. Solucan çekumun epiteline yerleşse bile beraberinde dizanteri bulguları, karın krampları, şiddetli rektal tenesmus ve rektal prolapsus yoksa epitelde hasar minimumdur.
Şiddetli enfeksiyonlarda amebiasize benzer dizanteri görülür.
Eozinofili şiddetili olabilir. Periferik yaymada eozinofili her zaman görülmez. Dışkıda eozinofiller ve Charcot-Leyden kristalleri bulunur.
Kronik enfeksiyon ishal, kan ve mukus olmadan yıllarca sürebilir. Beslenme yetersizliği ve kolandan kan kaybı nedenleriyle büyüme geriliği ve anemiye yol açabilir.
Trichuris suis gibi barsak helmintleri Th2 bağışıklık sistemini uyararak Th1’in aktivitesini azaltır. Bu nedenle Th1 inflamatuar sürecinin düzgün yönetilememesine bağlı olarak geliştiği düşünülen Crohn ve Ülseratif kolit hastalıklarının tedavisinde Trichuris suis kullanımından bahsedilmektedir. Ancak bu tartışmalı bir konudur.
Tanı
Klinik olarak Entamoeba histolytica enfeksiyonuna benzer. Ancak dışkıda görülen karakteristik yumurtaları teşhisi kolaylaştırır. Yumurt miktarı nadir, az, orta, çok diye bildirilmelidir. Bu bir anlamda parazit yüküne bağlı olan enfeksiyonun ağırlığını (seyreni) de orataya koyar.
Kronik ishalde ayırıcı tanıda, çölyak hastalığı, inflamatuar bağırsak hastalığı ve irritabl bağırsak sendromu gibi kronik ishal etkenleri dikkate alınmalıdır. Bazen kolonoskopi gerekebilir.
Capillaria philippinensis
Yetişkin dişi solucanlar 2,5 x4 mm. İnce barsak mukozasına, en sık jejunuma yerleşirler. Küçük balıkların barsağında yaşayan larvalar, çiğ balık yenilmesi ile insana geçer. Yaşam döngüsü bilinmiyor. Dişiler, dışkıdan geçen kalın ve ince kabuklu, serbest larvalı yumurtalar üretir. T.trichura’nın yumurtalarına benzer, düzleştirilmiş daha belirsiz bipolar tıkaçlı ve çizgili kabuklu daha küçük boyutlu (30-40X20 μm) durlar.
Ara konak balıklar tarafından yutulan yumurtalardan çıkan larvaların olgunlaşması 3 haftadan fazla sürer. Filipinlerde insanlar çiğ balık, karides, yengeç ve salyangoz yerler. Ayrıca tarla ve sulara dışkılama eğilimlidirler.
Parazit böylece döngüsünü tamamlayabilir.
Klinik Hastalık
Kronik karın ağrısı, aylarca süren ishal görülür. Çok sayıda solucan varlığında bağırsak emilim bozukluğu olabilir.
Teşhis
Klinik bulgular, coğrafi bölge ve alışkanlıkların bilinmesi (çiğ balık yeme gibi), dışkıda yumurta ve solucanların görülmesi tanı koydurur. Gastro duodenoskopide, barsak mukozası inflamasyonu, eozinofilik granulomların görülmesi tanıyı destekler.
Tedavi
mebendazol ve albendazol.
Kancalı kurtlar
Kancalı kurt enfeksiyonları nemli, sıcak ortamlarda bulunur. Mortaliteden fazla morbidite nedenidirler. İnsanda görülen iki önmemli türü Ancylostoma duodenale ve Nacator americanus’dur.
Ancylostoma duodenale, eski dünya kancalı kurdudur. Başı kanca şeklinde hafif eğik, gri-pembe renklidir. İki çift dişli ağza sahiptir. Erkekler 1cmX0,5 mm dişiler daha büyüktür.
Belirgin bir arka çiftleşme kısmı ile erkekler dişilerden ayırt edilebilir.
Yumurtalar açıldıktan sonra larvalar bir süre toprakta yaşayabilir. Larvalar daha düşük sıcaklığa dayanabilir. Yetişkinleri barsakta 4-6 ay hayatta kalırlar.
Necator americanus, yeni Dünya kancalı kurdudur. Morfolojisi A. duodenale’ye çok benzer. Daha küçüktür, erkekler genellikle 5-9 mm dişiler yaklaşık 1 cm uzunluğundadır. Bukkal kapsülde bir çift kesme plakasına sahiptir. Kanca şekli Necator’da Ancylostoma’dan çok daha belirgindir. Yumurtalar açıldıktan sonra larvalar bir süre toprakta yaşayabilir. Larvalar yüksek sıcaklığa dayanır.
Enfeksiyon uzun yıllar (1-5 yıl) devam eder.
Yaşam Döngüsü ve Morfoloji
Larvalarının gelişim aşamalarını ifade eden L1,L2,L3 formları vardır. Sıcak ve nemli toprakta yumurtadan L1 olarak çıkan larvalar hareketsiz, beslenebilir ve bulaşıcı değildir. Sonraki aşama L2 formunda yine hareketsizdir, beslenebilir ve bulaşıcı değildir. Bu iki forma rabditiform larva denir. L3 formu çok hareketli, bulaşıcı ve beslenemeyen larva aşamasıdır. L3’e filariform larva denir. Filariform larva 2 hafta kadar toprakta canlı kalır. Bu dönemde insana geçer. N. americanus sadece ciltten invazyon yaparken, A duodenale hem ciltten hemde oral bulaşabilir.
Hyaluronik asit varlığı Necator americanus’un epidermis ve dermisten geçişini kolaylaştırır. Deriye giren larvalar venüller aracılığıyla sağ kalbe ve akciğerlere taşınır. Alveollere kadar gider. Bronşlar, trakea yoluyla farinkse gelir. Tekrar yutularak ince bağırsağa gererler. Geçici bir ağız yapıları vardır mukozaya bununla tutunurlar. Larvalar olgunlaştıkça kalıcı ağız yapıları gelişir. İlk enfeksiyondan yaklaşık beş ay sonra yumurtlamaya başlarlar.Hayatları boyunca 50 milyon yumurta bırakabilirler.
A.duodenale’nin olgun filariform larvaları yutulursa, bağırsakta olgun solucanlara dönüşebilirler.
Yumurtalar Yaklaşık 60X40 μm boyutlarında oval yuvarlak uçludur. Embriyo ile yumurta kabuğu arasında açık bir alan bulunur. Larvalar 1-2 gün içinde yumurtadan çıkar, bir hafta içinde gelişir ve toprakta birkaç hafta yaşayabilir.
Klinik Hastalık
Deride eritematöz papüler veya veziküller kaşıntılı döküntüler görülür. Akciğere göç eden larvalar bu dönemde pnömoni ve öksürük oluşturabilir. Bağırsaklara göç ettiğinde mide bulantısı, kusma, karın ağrısı, nekroz, enflamasyon sonucu dışkıda fark edilmeyen kanama, solucanın kan yutması sonucu anemi, halsizlik, çarpıntı, solunum sıkıntısı, pika sendromu, eozinofili görülür. Çocuklarda kronik enfeksiyonlar zihinsel ve fiziksel gelişim geriliğine neden olur.
Teşhis
Özellikle çocuklarda anemi durumunda düşünülmelidir. Demir eksikliği anemisi bulguları vardır. IgE seviyeleri yüksektir.
Tanı dışkıda yumurtaların gösterilmesine bağlıdır. Alınan dışkılar oda sıcaklığında ve koruyucu ortamda 24 saat saklanırsa larvaların yumurtadan çıktığı ve olgunlaşmaya başladığı görülebilir.
Korunma
Kırsal bölgelerde dışkıların açıkta bırakılmaması, sıhhi olarak atılması önemlidir. Çıplak ayakla toprağa basmamak. Hijyen kurallarına dikkat etmek önemlidir.
Strongyloides stercoralis
Sıcak bölgelerde yaygındır, soğuk iklimlerde de yaşayabilir. En sık saptanan helmint olduğu bildirilmektedir.
Herhangi bir nedenle bağışık baskılanırsa, sonuç hiperenfeksiyon sendromuna ve ölüme yol açabilir.
Yaşam Döngüsü ve Morfoloji
İnsan enfeksiyonu, filariform larvaların (enfektif larvalar) topraktan deriye nüfuz etmesiyle gerçekleşir. Toprakta veya suda birkaç gün yaşayabilen, uzun ve narindir (630X16 μm) larvaları vardır. Kan yoluyla akciğerlere alveollere, bronş, trakea ve farinkse göç ederler. Tekrar yutularak duodenum ve üst jejunumun mukozasına girerler. İki haftada erişkin forma dönerler. Dişiler oval ve ince kabuklu, kancalı kurtlardan daha küçük yumurtalar üretir. Yumurtadan çıkan efektif olmayan rabditiform larvalar dışkıyla dışarı atılır. Toprakta erkek ve dişi enfektif filariform larvalara dönüşürler. Yeni konaklarını deri yoluyla enfekte etmeye hazır olurlar.
Klinik
Larvaların deri içindeki göçleri sırasında göç yolları boyunca beliren ürtiker tarzı lezyonların oluşturduğu klinik duruma larva migrans (Larva currens) denir.
Anüsün yakınında hızlı ilerleyen lineer ürtikeryal yollar oluşur. Bu izler, saatte 10 cm kadar hızlı ilerleyebilir. Ani başlar ve 12-18 saatte kaybolur. Larvaların cilt içindeki hareket yolu boyunca görülen ürtiker tarzı allerjik izlerdir.
Akciğer aşamasında, ateş, öksürük, vizing, solunum sıkıntısı gibi pnomoni bulguları gözlenir.
Barsaklara yerleştiğinde, ishal, karın ağrısı görülür. kronik durumlarda eozinofili gözlenir.
Hiper enfeksiyon durumu: immün sistemi baskılanmış kişilerde görülür. Kardiovasküler, pulmoner, gastrointestinal, kutenöz semptomlar gözlenir.
Tanı
Semptomlar ve hikaye ile şüphelenilir. Duodenum, balgam ve dışkı örneklerinde yumurtalarının görülmesi ile tanı doğrulanır.
Korunma, hijyen kuralarına uymak, çıplak ayakla gezmemek, toprağa direkt dokunmaktan kaçınmak. Kırsal alanda insanların eğitimi, kanalizasyon sistemlerinin sağlıklı hale getirilmesi.
DOKU NEMATOTLARI
Trichinella
Trichinella spiralis ilk olarak 1800’lü yılların başında otopside insan dokusunda görüldü. Birkaç yıl sonra çiğ domuz eti tüketimi ile bulaştığı kanıtlandı.
İnsanda saptanan türler:
T. spiralis , T. nelsoni , T. britovi , T. nativa ,
T. pseudospiralis , T6, T8, T9, T. papuae, T. murrelli ve T. zimbabwensis.
Trichinella diğer birçok helmintten oldukça farklıdır çünkü tüm gelişim evreleri (yetişk
in ve larva) tek bir konakçıda gerçekleşir. Yaşam Döngüsü ve Morfoloji
İnsan enfeksiyonu, çiğ veya az pişmiş et ile alır. (domuz, ayı, mors, at eti veya diğer memeli etleri) Doku midede sindirilir ve birinci evre larvalar (L1) mide suyuna dirençlidir. Bağırsak mukozasını istila eder, 36 saat içinde dört larva evresini tamamlayıp olgunlaşır. Enfeksiyonun altıncı gününde dişi solucanlar larva üretmeye başlar.
Hareketli olan bu larvalar bağırsak, lenfatik sistem, mezenterik venüller tarafından çizgili kaslar ve dokulara taşınır. Bir dişi 1500’e kadar larva üretir. Yeni doğan larvalar her dokuya nüfuz edebilir, ancak gelişimlerini sadece çizgili kas hücrelerinde sürdürebilirler.
Trichinella pseudospiralis hariç,
T. papuae ve T. zimbabwensis, çizgili kas hücrelerinin invazyonu bakıcı hücre gelişimini uyarır.
Larvalar bakıcı hücre içerisinde ve yaklaşık 2-3 haftada kist oluşturur. Kist yaklaşık 400 – 260 μm ve kist içinde sarmal larva ölçüleri 800 -1.000 μm dur. Bu larvalar bulaşıcıdır.
Diyafram, gırtlak, dil, çene, boyun ve kaburga, pazı kasları ve gastroknemius istila edilir. Kabuklu larvalar uzun yıllar canlı kalabilir. sıçanlarda bulaşı sürdürmektedir. Sıçan ve yabani hayvanların domuz çiftliklerine ulaşımı engellenmelidir.
Klinik Hastalık
Hasar, yutulan kistlerin sayısına bağlıdır. Trichinosis semptomları genel olarak üç faza ayrılır;
Ayrıca 50 güne kadar kuluçka süresi olabilir.
İlk 24 saatte karın ağrısı, halsizlik, ishal, mide bulantısı, ishalin 2-3 aya kadar uzayabilir.
Kas invazyonu sırasında ateş, halsizlik, kas ağrısı, yüzde özellikle periorbital ödem, gözlenir. Göz dış kasları ile başlar, çene ve boyun, fleksör ekstremiteleri ve sırt kasları tutulur. Çiğneme, yutma, solunum sorunları oluşur. Üçüncü haftadan sonra miyokardit gelişir ve 1-2 ayda ölüm görülebilir. Trichinella Santral sinir sistemi (SSS)’ni etkileyerek ensefalite neden olabilir. ölüm oranı artar. Larvalar kapsüllenmeye başladığında semptom azalır. Sonunda kist kireçlenir.
Genellikle iyi pişmemiş domuz eti ve bazen at eti ile bulaştığı için aynı besini tüketen bir çok insanda salgın şeklinde gözlenebilir.
Teşhis
Anamnezde 50 güne kadar inkübasyon periyodu olduğu unutulmadan 1-1,5 ayda çiğ yada az pişmiş et yeme sorgulaması çok önemlidir. Aynı eti tüketen diğer insanlarda benzer semptomların varlığı araştırılabilir.
Ateş, miyalji, periorbital ödem, eozinofiliye dikkat etmek gerekir.
Dışkı veya diğer vücut sıvılarından yetişkin solucan veya larva araştırılır.
Hastalığın 2-3. haftasına başta gastrokinemius, biseps ve deltoit olmak üzere kas biyopsileri iki lam arasında sıkıştırılarak 10X objektif ile mikroskopta incelenebilir. Varsa şüpheli etten kas örnekleri incelenebilir. Enzim immünoassay (EIA) tarama amaçlı kullanılır. Bentonit flokülasyon testi ile doğrulanır. Her ikisininde pozitif olması son birkaç yıl içinde T. spiralis ile enfeksiyon olduğunu gösterir. enfeksiyondan sonra ikinci veya üçüncü aylarda titreler zirveye ulaşır. IFAT, enfeksiyonun seyrini izlemek için de kullanılabilir.
Tedavi
Mebendazol veya albendazol.
Kontrol
Enfeksiyonun çoğu evcil domuz eti ve bir kısmıda vahşi av eti kökenlidir. Ayrıca sığır, köpek, ve av eti ilede bulaş görülür. Doğada Trichinella döngüsü, etoburlar arasında meydana gelir. Evcil domuzlar ve sıçanlar genellikle ikincil konakçıdır.
Avcı ve et endüstrisi ile uğraşanların sürekli eğitimi ve hayvanların veteriner kontrolü.
Toxocara canis ve T. cati
Viseral Larva Migrans ve Oküler Larva Migrans (VLM sendromu),
Ciddi komplikasyon retinada granülomatöz reaksiyonlu göz invazyonu (oküler larva migrans). Zoonotik enfeksiyondur. Köpeklerde, %10 civarında, yavru köpeklerde %90 varan enfeksiyon oranları bildirilmiştir.
Döngüsü ve Morfoloji
İnsanlara öncelikle köpeklerden veya kedilerden Toxocara canis veya Toxocara cati yumurtaları ile bulaşır.
Yavru köpekler larvalarla enfeksiyondan 2 haftada sonra yumurta dökmeye başalar. Yavru kedi ve köpekler 3 ila 6 aylıkken enfeksiyonlardan genelde kurtulur. Yaşlı hayvanlara, enfekte kemirgenler, kuşlar, ve topraktan enfektif yumurtaların veya larvaların yutulmasıyla bulaşır. Yumurtalar dışkıyla dökülür ve olgunlaşması ve bulaşıcı hale gelmesi yaklaşık 2 ila 3 hafta sürer. Yumurtalar fekal-oral yolla insana geçtikten sonra, ince bağırsakta açılır, larvalar bağırsak mukozasına nüfuz eder ve karaciğere göçer. Karaciğerde kalabilir veya akciğerleri ve/veya vücudun diğer kısımlarına göç devam eder. Göç sırasında larvalar bağırsağa geri dönseler bile olgunlaşmazlar.
Larvalar 0.5 mm x 20 μm boyutlardadır. Çiğ etlerle de bulaştığı bildirilmiştir. VLM genellikle T. canis veya T. cati ile ilişkilendirilse de, diğer helmintler de hastalıkla bağlantılıdır.
Klinik Hastalık
Enfeksiyonlar asemptomatikten şiddetli hastalığa kadar değişebilir. Larvalar sıklıkla karaciğerde ve/veya akciğerlerde kalır ve burada yoğun fibröz doku içinde kapsüllenirler. Nadiren CNS tutulumu görülebilir.
VLM sendromu en sık 1-4 yaş arası çocuklarda görülür.
Astımlı hastalarda %26 pozitiflik saptanmıştır.
Tanı
Ateş, karaciğer büyümesi, pnomoni varlığı düşündürür. Hipereozinofili ve köpek yavrusuyla ev içi temas öyküsü önemli. Seroloji testlerin pozitifliği tanıya götürür.
IgE/anti IgE kompleksleri tip III alerji bulguları vardır.
Hastanın geçmişinde pika (parazitler enfeksiyonların çoğunda önemli)
Ancylostoma braziliense ve A. caninum
(Kutanöz Larva Göçmenleri)
Köpek ve kedilerin çok yaygın kancalı kurdudur.
Yaşam Döngüsü ve Morfoloji
İnsanlarda enfeksiyon, topraktan enfektif larvaların deriye girmesiyle bulaşır. fekal -oral larva alımıda bulaşa neden olabilir.
Klinik Hastalık
Cildin penetrasyonundan birkaç saat sonra kaşıntılı kırmızı bir papül ile başlar. Larva her gün birkaç cm ilerler. lezyonlar larvayı takip eder. popüler veziküler tüneller oluşturur. Kaşıntı ikincil enfeksiyona yol açabilir.
Larvalar daha sonra daha derin dokulara akciğerlere göç edebilir. Pnomoni görülür.
Balgamda eozinofil ve Charcot-Leyden kristalleri görülür. Larva da görülebilir. Teşhis
Klinik tipiktir. Ciltte uzayan kaşıntılı döküntülü tünelleri varlığı. Köpek, kedi, toprakla temas hikayesi. Periferik veya balğamda eozinofili.
Biyopsi önerilmez. PCR yöntemleri, daha iyi test sonuçları sağlayabilir.
Tedavi
Tiyabendazol, antihistaminikler, antipruritikler.
Epidemiyoloji ve Önleme
Enfeksiyonların çoğu, nemli veya kumlu toprakta larvalarla temastan bulaşır. Plajlar ve kum havuzları bulunur. Köpekler ve kediler bu tür alanlarda dışkılama eğilimindedir ve filariform larvalarla kazara enfeksiyon için mükemmel bir durum sağlar. kum havuzu ve plajlar için önlemler. Kedi ve köpeklerin bu bölgelerden uzak tutulması.
Evcil kedi ve köpeklerde parazite yönelik periyodik tedaviler.
Dracunculus medinensis (Gine solucanı)
Enfekte bir Copepodun (küçük su canlısı) yutulmasından sonra,gastro intestinal sistemden copepodun sindirilmesi ile açığa çıkan larva derin bağ dokularına penetre olur. Dişi Dracunculus medinensis cilde göç eder, ayak veya ayak bileği civarından dermiste, bir papül oluşur.
Zamanla kabarcık ülserleşir. Tatlı su ile temas ettiğinde, solucanın uterusu dışarı çıkar, açılır ve binlerce larva suya dökülür.
Larvalar daha sonra bir Cyclops tarafından yutulur. Larvaların insanlar için enfektif hale gelmesi yaklaşık 8 gün sürer.
Klinik Hastalık
Blister oluşumundan birkaç saat önce, ürtiker, yoğun kaşıntı, bulantı, kusma, ishal veya astım atakları görülebilir. Lezyon 2-7 cm çapında kırmızımsı bir papül olarak gelişir. Semptomlar genellikle lezyon yırtıldığında, hem larvaları hem de solucan metabolitlerini boşaltarak azalır.
Solucanlar çıkarılırsa, iyileşme genellikle sorunsuz gerçekleşir. Solucan, çıkarma sırasında hasar görür veya kırılırsa, solucanın göç yolu boyunca olası selülit ile yoğun bir enflamatuar reaksiyon olabilir. Teşhis
Teşhis, daha sonra yetişkin solucanın ortaya çıkmasıyla birlikte kutanöz lezyon oluştuğunda doğrulanabilir. Deri altı dokularda kalsifiye solucanlar da bulunabilir.
Tedavi
Yüzyıllar boyunca, solucanlar bir çubuğun etrafına yavaşça sarılarak uzaklaştırılmıştır. Bu yaklaşım, solucan yanlışlıkla kırılmadığı ve ikincil enfeksiyon meydana gelmediği sürece işe yarar. tedavide metronidazol ve mebendazol kullanılır.
Filarial nematodlar (Wuchereria bancrofti, Brugia malayi, Loa loa)
Tropikal subtropikal bölgelerde yaygındır.
Dişiler 8-10 cmX 0.3 olabilirler.
Sivri sineklerle taşınır.
Loa Loa sığır yada geyik sinekleri ile geçer.
Filariasis hastalığının en sık etkeni Wuchereria bancroftidir.
Dişi solucanlar mikroflarya adı verilen hareketli ipliksi prelarvalar oluşturur. Bazılarında yumurta zarı korunur kılıflı mikroflaryadır. Bazılarında yumurta zarı yırtılır kılıfsız mikroflarya denir. Mikroflarya omurgalı konakta 1-2 yıl arasında hayatta kalabilir.
Türe bağlı olarak periferik kanda veya deri dokularında mikrofilarya tespit edilebilir. Asemptomatik kuluçka süresi 6 ay-3 yıla kadar olabilir.
Bazıları periyodiktir. Periferik kanda gece bulunur.
Bazı türler periyodik değildir. Gündüz ve gece boyunca biraz sabit seviyelerde dolaşır.
Subperiyodik ( nokturnal olarak subperiodik ) mikrofilarya, gün boyunca kanda tespit edilebilen ancak öğleden sonra veya gece boyunca daha yüksek seviyelerde tespit edilenlerdir.
Periferik kanda olmadığında, mikrofilarya esas olarak akciğerlerin kan damarları ve kılcal damarlarda bulunur.
Enfeksiyon enfekte bir eklembacaklı vektörün ısırığı ile başlar
1. Enfektif L3 larvaları, vektörün ısırmasıyla insan derisine veya kanına yerleşir. Sonra lenf sistemine ulaşır.
2. Olgunlaşır ve yetişkin solucan gelişir (L5). Yetişkin solucanlar lenfatiklerde veya
lenf düğümlerinde bulunur.
3. Yetişkin dişi solucan, mikrofilarya adı verilen L1 larvalarını doğurur.
4. Mikrofilarya eklembacaklı vektörü tarafından yutulur; iki tüy dökümü meydana gelir ve enfektif L3 larvaları gelişir ve insan konakçıyı enfekte edebilir.
Wuchereria bancrofti, Brugia malayi veya Brugia timori ile enfeksiyon, lenfatik filaryazise neden olur.
Onchocerca volvulus, ciddi oküler tutulum ve körlüğe yol açabilen “nehir körlüğü” neden olur.
Bu parazitler, endosimbiyotik alfa-proteobakteri içerir; Larva gelişimi ve yetişkin canlılığı ve doğurganlığı için gereklidirler.
İnsan Patojenleri
İnsanın kesin konak olduğu sekiz filarya türü vardır ve bunlardan altısının patojenik olduğu düşünülür.
W. bancrofti, B. malayi ve B. timori’nin tümü lenfatik filaryazise neden olur.
Loa loa, Calabar şişliklerine ve alerjik belirtilere neden olur.
Mansonella streptocerca cilt hastalığına neden olur.
Onchocerca volvulus dermatite ve göz lezyonlarına neden olur.
Wuchereria bancrofti
sivrisinekleri ile geçer. İnsanlar bilinen tek rezervuar konakçıdır.
Yaşam Döngüsü ve Morfoloji
Sivrisinek, kandaki mikrofilaryaların yutulmasıyla enfeksiyonu alır. Mikrofilaryalar sivrisinek midesine ulaştıktan birkaç saat sonra kılıflarını kaybeder ve bağırsak duvarına nüfuz eder 7 ila 21 günde enfektif (filariform) larvalara dönüşerek sivrisineklerin hortumunun ucuna göç eder. sinek kan emerken larvalar deriye girer. Enfektif larva periferik lenfatik sisteme girer ve lenf düğümleri ve lenf damarlarına göç eder ve burada olgun yetişkinler gelişir. Dişi rahimi içinde gelişen binlerce embriyo oluşur. Mikrofilarya gebe dişiden salınır ve enfeksiyondan 8-12 ay sonra periferik dolaşımda saptanabilir. Yetişkin solucanlar küçük ve ipliksi yapıdadır, pürüzsüz bir kütikula sahiptir ve lenf düğümlerinde ve lenf kanallarında bulunur.
Gece periyodunun olduğu bölgelerde, mikrofilaryalar geceleri dolaşan kanda en yüksek konsantrasyonlardadır, genellikle akşam 9 -10 arasındadır. ve sabah 2’- 4’e kadardır ve gündüz saatlerinde yetersizdir veya yoktur. İnsanların her zaman bir mikrofilaremi sergilediği, ancak en büyük sayıların öğlen ile akşam 8 arasında tespit edildiği Pasifik bölgesinde subperiyodik bir filaryaz türü ortaya çıkar.
Klinik Hastalık
Filariasisin erken belirtileri arasında yüksek ateş (filarial veya fil gibi ateş), lenfanjit ve lenfadenit bulunur. Filarial ateş genellikle yüksek ateş ve kendiliğinden düşmeden önce 1 -5 gün süren titreme ile başlar.
Lenfadenit ve lenfanjit, alt ekstremitelerde üst ekstremitelere göre daha sık gelişir. lenf damarı sertleşir ve iltihaplanırken genişlemeye eğilimlidir. Üstteki cilt gergin, eritemli ve sıcaktır ve çevresi ödemlidir. Nadiren, lenf düğümünde veya lenfatik sistem boyunca apseler oluşur.
etkilenen damar Tekrarlayan inflamatuar ataklar, damar duvarı geçirgenliğinde artışa neden olur. yüksek düzeyde protein içeren sıvının kronik sızıntısı çevreleyen dokularda lenfödeme neden olur
Tıkanmış Lenfatikler. Tıkanmış genital lenfatikler hidrosel veya skrotal lenfödeme yol açabilir.
Teşhis
Endemik bölge , hikaye, böcek sokması, endemik bölgeye seyahat etmiş olmak.
Rutin Kan Testleri.
Örnek ve toplama süresi. için en uygun zaman
gece periyodik W. bancrofti’yi tespit etmek için kan alma zamanı saat 22-4 arası.
Öğleden sonra. Parmak deliği, kulak memesi kanı alınabilir
Direkt preparat ince ve kalın kan yaymaları için.Delafield hematoksileni ile boyanabilir
L. loa’nın kılıfları vardır; diğerleri kılıfsız. Ek olarak bir kılıfın varlığına veya yokluğuna, vücut çekirdekleri morfolojileri açısından incelenmelidir.
Serolojik Yöntemler. Çok çeşitli serolojik testler tanı ve epidemiyolojik amaçlar için kullanılmıştır.
PCR Amplifikasyonu. PCR tahlilleri kullanışlı Tür ayrımı yapılabilir.
Geçmiş ve şimdiki enfeksiyon ve izlemek için kullanılabilir
Loa loa
Afrika göz solucanı. Chrysops (Isıran sinekler) ile geçer. kırmızı sinekler olarak bilinirler
Batı Afrika’daki Eski Calabar. Yetişkin solucanların göz çevresi deri altı dokulara göçü ile olur.“Calabar ödemi” denir.
Yaşam Döngüsü ve Morfoloji
Erişkin erkek ve dişi solucanlar doğada yaşar ve deri altı ve derin bağ dokularına göç eder. Mikrofilarya kanda bulunur. sığır ve geyik sinekleri (Chrysops spp.) tarafından kan emme sırasında sineğe geçerler. Sineğin bağırsak duvarına nüfuz eder, on gün içinde günde bulaşıcı hale gelir
İnsanlar enfekte sinek tarafından ısırıldığında enfektif larvalar ısırık yoluyla cilde girer ve cilt altı dokuya geçerler. yetişkin solucanlar sıvı, balgam idrar periferik kan ve akciğerlerde bulunur.
Mikrofilaryaların günlük periyodikliği vardır. kandaki zirvesi öğlen saatlerinde meydana gelen; geri kalan zamanda pulmoner kapillerlerde bulunabilirler. mikrofilarya kılıflıdır ve 250-300 μm uzunluğundadır.
Klinik Hastalık
Chrysops ısırığı eritem, şişme ve
kaşıntı görülür.
Yetişkin solucanlar 1cm/dk ile deri altı dokuda hareket edebilirler. bu hareket acı vermez.
L. loa enfeksiyonları ile ilişkili sekeller Calabar veya göz etrafı anjiyoödem. Calabar şişlikleri
vücudun farklı yerlerinee de olabilir. konakçının solucana verdiği inflamatuvar yanıttır. Lokalize ağrı, kaşıntı ve ürtiker ile başlar, şişlikler birkaç saat içinde hızla gelişir.
Kandaki Loa loa mikrofilarya varlığı
Kuyruk da çirdek yapıları, çekirdekler arası mesafe, kuyruğun kılıflı olup olmadığı ayırımda önemlidir.
Onchocerca volvulus
Afrikada nehir körlüğü nedenidir. Büyük bir halk sağlık sorunu.
Yaşam Döngüsü ve Morfoloji
Hamile dişiler mikrofilarya üretirler, deri altı dokuları, deri ve gözler istila edilir.
Enfeksiyon karasinek veya bufalo sivrisinek tarafından bulaştırılır.
Karasinekler kan emerken mikrofilarya yutar.
başka insandan kan emerken ona iletilir. Mikrofilarya normalde dermiste ve nadiren kanda, balgamda veya idrarda bulunur. Kılıfsız
kuyruk ucuna sahipler.
Klinik Hastalık
İnsanlarda kuluçka süresi 3-15 aydır. seyahat geçmişi araştırılırken inkübasyon uzunluğu göz önüne alınmalı.
Hastalık belirtileri dermatit, onkoserkomları (onkoserkom: yetişkin parazit çevresinde inflamsyon ve fibros kapsülden oluşan deri altı nodüller) lenfadenit ve körlük içerir
Uykusuzluk, yorgunluk ve halsizlik , Kaşıma genellikle ülserlere, kanamaya,
Oküler tutulum körlük. sorunlar arasında kabarık kornea opasiteleri, sklerozan
keratit ve glokoma yol açan iridosiklit ve
katarakt; korioretinit ve optik atrofi de oluşur.
Teşhis
semptomlar tipik olduğunda tanı zor değil.
idrar, kan veya balgam nadiren, mikrofilarya bulunur.
Nodül ve cilt biyopsisi (deri kesip alınır ve içerdeki mikrofilarya incelenir).
PCR yöntemi rutinden önemli ölçüde daha hassastır