S. aureus da antibiyotiklere direnç:

S. aureus da antibiyotiklere direnç:

Penisilin direnci: 

Etki mekanizması: penisilin bağlayan proteinlere bağlanarak hücre duvar sentezini önler. Penisilin direnci penisilin türevi olan metisilin’e direnç ile ölçülür.  Metisilin dirençli stafilokok aureus’larda (MRSA) mec A geni tarafından kodlanan PBP2a türü proteinler mevcuttur. Bunlar normal penisilin bağlayan proteinlere göre beta laktam halkası taşıyan antibiyotiklere karşı düşük afiniteye sahiptirler.

MRSA’lar tüm beta-laktam antibiyotiklerin yanı sıra linkozamidler, makrolidler ve aminoglikozidlere karşı da direnç gösterirler. 

Hastane ve toplum kaynaklı MRSA var arasında mec gen tipinde ve enfeksiyon oluşturduğu bölgelerde farklılıklar vardır. Toplum kökenli tuşlar genellikle deri ve yumuşak doku enfeksiyonları ve pnömoniye yol açar, hastane kökenliler  solunum, dolaşım enfeksiyonları ve cerrahi yara enfeksiyonlarına neden olur.

MRSA’lar günümüzde özellikle yoğun bakım ünitelerinde önemli problemdir.

GLİKOPEPTİDLERE KARŞI DİRENÇ

Bu ilaçlar sentezlenme aşamasında hücre duvarı peptidoglikanının D-alanil-D-alanin ucuna bağlanarak transpeptidasyon basamağını inhibe ederler. Direnç gelişimi vanA geni varlığı ve D-alanin-D-alanin yerine D-alanin-D-laktat sentezlenmesine bağlıdır. D- alanin -D laktat’a vankomisin bağlanamaz.

1958 de bulunan ve sadece gram-pozitif bakterilere etkili olan vankomisine 1989’dan sonra ilk önce enterokoklarda direnç (VRE) saptanmıştır. Enterekoklarda vankomisin direnci Van A geni aracılığıyla taşınır. Vankomisin direncinin stafilokklarda görülmesi enterokoklardan geçen Van A genine bağlı olduğu düşünülür.

Ancak vankomisine orta duyarlı S. aureus (VISA), ve heterojen VISA (hVISA)’larda vanA geni gözlenmemiştir. Bunlardaki orta duyarlılığın iki nedenle ortaya çıktığı düşünülmektedir. Biri “vankomisin tüketiminde artmadır. Orta duyarlı suşlarda hücre duvarı daha kalındır ve uçları serbest kalmış peptidoglikan çapraz bağlar bulunur. Vankomisin bunlara bağlanarak kalınlaşmış duvar içine hapsedilir. Diğeri ise bu bağlanmalar gözenekleri tıkayarak ilacın asıl hedefine ulaşmasını engeller. 

Vancomisin MİK değeri duyarlılık değerinin altında kalmasına rağmen zaman içerisinde yükselmiştir. MİK değeri yüksek olan suşlarda duyarlı bulunsalarda tedavide başarı oranı düşüktür.

KİNUPRİSTİN-DALFOPRİSTİN DİRENCİ

Streptogramindir. Kinupristin (%30)-dalfopristin (%70), iki farklı streptograminin kombinasyonudur. MRSA dahil Gram pozitiflere etkilidir. 50S ribozomal alt ünitesine bağlanır. 

Direnç eflux mekanizması, hedef bölgede gelişen değişim ve hedefin metilasyonu ile gelişir. Stafilokoklarda ermA ve ermC metilaz genleri bulunur. (erm; eritromisin ribozomal metilaz). Bunlar metilasyonla ribozomal değişime neden olur. Sonuçta makrolidler, linkozamidler ve streptograminlere karşı direnç gelişir. Erm genleri bakteriler arasında transpozon ya da plazmid yoluyla geçebilir. Bu direnç türünün şimdilik stafilokoklarda görülme sıklığı düşüktür.

LİNEZOLİD DİRENCİ

Linezolid, oksazolidinon grubunda yer alan sentetik bir antimikrobiyal ajandır. Protein sentezini bloke eder. Bakteriyostatiktir. Deri-yumuşak doku enfeksiyonları,  ventilatör bağlantılı pnomoni (VİP) olgularında VRE, MRSA, VISA ve VRSA dahil gram-pozitif koklara etki gösterir. MRSA izolatlarında linezolid direnci derin organ tutulumu, cihaz varlığı veya uzun süren linozolid tedavisi ile gelişir. 

Linezolid kullanım süresi ile mutasyona uğrayan rRNA gen sayısı artar.

Stafilokoklarda plazmid yoluyla cfr geninin aktarılması rRNA metilasyonuna (ribozomal metilasyon) yol açar. Bu fenikol, linkozamid, oksazolidinon, plöromutilin ve streptogramin A nın hedef bölgeye bağlanması engeller. 

DAPTOMİSİN DİRENCİ

Daptomisin sitoplazmik membrana geri dönüşümsüz bağlanarak kalsiyum bağımlı hücre membranı depolarizasyonuna yol açar. Membran potansiyelindeki değişiklik, protein, DNA ve RNA sentezi inhibisyonuna ve bunu takiben hücre ölümüne neden olur.

Daptomisin, MRSA ve VRE gibi çoklu ilaç direnci gösteren bakteriler dahil olmak üzere gram-pozitif mikroorganizmalar üzerinde hızlı ve konsantrasyona bağlı bakterisidal etki gösterir. Pulmoner sürfaktan ile ilaç inaktive olduğu için pnömoni tedavisinde kullanılmaz. Komplike deri ve yumuşak doku enfeksiyonlarında, S.aureus bakteriyemileri ve endokarditlerinde kullanılır.

Direnç çok nadiridir. Mekanizması henüz tanımlanmamıştır.

TİGESİKLİN DİRENCİ

Glisiklinler, tetrasiklinlerin sentetik analoglarıdır. minosiklinin türevidir. 30S ribozomal ünitesine bağlanarak aminoaçil tRNA’nın bağlanmasına engel olur.Tetrasiklin dirençli izolatlara karşı da etkilidir. Bakteriyostatiktir. Efluks pompalarıyla atılımı düşüktür. Tigesiklin direnci efluks pompalarında artış ile ilişkilidir. Direnç nadirdir. Ciddi enfeksiyonlarda mortalite oranları yüksek bulunmuştur. Bu durum bakteriyostatik etkili olmasına bağlanmaktadır.

Content Protection by DMCA.com

Bir cevap yazın